Kryon’dan Dört Öğüt

Kryon’u duymuş muydunuz? Kendisi Lee Carol kanalıyla çeyrek asırdır dünyaya bazı bilgiler aktaran “Manyetik Hizmet’ten” bir dostumuz..

Bakın ne diyor, kulak verelim;

 

 

Bir numara: Siz diğer insanları nasıl algılıyorsunuz? Böyle bir seminere geldiğinizde ve daha önce karşılaşmadığınız kişilerle karşılaştığınızda nasıl davranırsınız? Belki onlara içtenlikle gülümsersiniz. Hatta onlara sarılabilir ve karşınızdakinin başka bir yaşlı ruh, belki bir ışık işçisi olduğunu fark edebilirsiniz. Kalbinizde onlara karşı bir şefkat duyabilir ve onları sizinle aynı anlayıştaki varlıklar olarak görebilirsiniz. Hatta onları sevebilirsiniz, çünkü onlar da Tanrı ile güzel bir bağa sahiptirler. Sonra seminer bittiğinde, bu salondan ayrılır, arabanıza atlayıp evinize doğru yola çıkarsınız. Araba sürerken bir başka araba yolunuzu keser! Siz var gücünüzle frene basarak bir kazayı son anda önlersiniz. Bu durumda o kişi hakkında ne düşünürsünüz? Tabii, doğal olarak onu seversiniz, değil mi? J

Böylece ben sizin genel olarak insanları nasıl gördüğünüzden ve –yaşamdaki durumlar her ne olursa olsun- karşılaştığınız kişilere gösterdiğiniz ilk tepkilerden söz ediyorum. Ben sevgiye dayalı bir toplantıdaki Işık İşçilerinden değil, normal yaşamdaki diğer insanlardan söz ediyorum. Siz insanlığı nasıl görürsünüz? Her bir kişiyi Tanrı ailesinin bir parçası olarak görebilir misiniz? Belki bazıları bir dram yaşamaktadır, bazıları hastadır, bazıları korku içindedir, bu yüzden size pek iyi davranmazlar ve onların çevresinde bulunmak size iyi gelmez. Siz ilk başta onları nasıl görürsünüz? Böylece, bu en şefkatli duygulardan biridir. Tüm insanları Tanrı’nın bir parçası olarak görün.

Üstatlar –bu dünyada yaşarken- karşılaştıkları insanları nasıl algılarlardı? Yanıtı biliyorsunuz? Onlar herkesi Tanrı’nın gözleri ile görürlerdi. Şimdi bazılarınız “Dur hele, Kryon (Krayon) Onlar dünyanın üstatlarıydı, bizim gibi değillerdi” diyeceklerdir. Evet sevgili varlıklar, onlar üstatlardı. Böylece biz onların üstatlar olarak size bunu nasıl yapacağınızı gösterdiklerini söylüyoruz. Şimdi, bu gezegende sizden bu şefkatli eylemi her zamankinden daha fazla uygulamanızı isteyen bir değişim meydana gelmektedir. Siz insanlıkla ilgili yeni algınızı daha fazla uyguladıkça, bedeninizin hücresel yapısı yaptığınız şeyle daha fazla bağdaşacaktır. O zaman sabrınız ve hoşgörü düzeyiniz artacak, öfkeniz azalacaktır ve siz onları Tanrı’nın gözleri ile göreceksiniz.

Ancak bazı tepkilere hazır olmanızı istiyorum. Çünkü siz bunu uyguladığınızda, o bazılarını kızdıracaktır. Onlar bundan hoşlanmayacaklar. Onlar sizin tepki göstermenizi ve öfkelenmenizi isteyecekler; onlar dram bekler ve isterler ve bazılarınız benim ne’den söz ettiğimi iyi bilirsiniz. Bazılarına bu iyi gelir! Böylece buradan ayrıldığınızda, bunu uygulamaya başlamanız gerekecektir.

Eğer dramla meşgul olmazsanız ne olur? Başkalarıyla birlikte, onların bekledikleri gibi, bir drama katılmayı redderseniz ne olur? Onlar size her ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerlerse söylesinler, sizin gözlerinizde huzur vardır. Onlara öfkeyle karşılık vermezsiniz. Eğer bunu yapabilirseniz, o zaman üstatlığı uygulayanların saflarına katılabilirsiniz. Eğer bunu yapabilirseniz, Gaia’yı bilgilendirmiş olursunuz. Bu değişimin bir parçası olduğunuzu Ruh’a söylemiş olursunuz!

İnsanlığın yeniden doğuşu farklı bir bilinç paradigması yaratacaktır. İnanın bana siz fark edileceksiniz! Sevgili varlıklar, bu yüzden bazı arkadaşlarınız sizi terk edebilirler. “Artık seninle birlikte olmaktan hoşlanmıyorum. Artık hiç eğlenceli değilsin. Eskisi gibi bizin sohbetlerimize katılmıyorsun. Ben ‘eski sen’den daha çok hoşlanıyordum” diyebilirler. Evet, çünkü onların sohbetleri genelde başka insanların değerini aşağı çeken ya da kendi mağduriyetlerinden söz eden veya hep aynı laf kalabalığıyla başkalarından şikayet eden sohbetlerdi. Siz benim ne’den söz ettiğimi iyi biliyorsunuz, değil mi? Ben bu sözleri kimin dinlediğini ve okuduğunu biliyorum.

 

 

İki numara: Bu daha kolay olandır. Siz başkalarını yargılarsınız. Siz buna karşı çıkabilir, başkalarını yargılamadığınızı söyleyebilir, bunun gerçekten böyle olduğunu düşünebilirsiniz ama hepiniz bunu süptil biçimlerde yaparsınız. Bu insanların yaptıkları şeyin bir parçasıdır. Siz çevrenizdekileri değerlendirirsiniz. Onlar ne kadar çok şey bilmektedirler? Ne kadar zekidirler? Siz onların sosyal statü yapısında nerede bulunduklarını ve yaşamlarını kazanmak için ne yaptıklarını hemen görebilirsiniz. Ne kadar paraya sahip olduklarını hemen anlayabilirsiniz. Hepiniz bunu yaparsınız, ama bilerek yapmazsınız. Bunu yaparsınız, çünkü bu ebeveynleriniz ve onların ebeveynlerinin yapmış olduğu bir şeydir. Bunu yaparsınız çünkü geçmişte bu sizin hayatta kalmanıza yardım ederdi. Siz o kişileri anladığınızda, onlara ne diyeceğinizi ve ne demeyeceğinizi bilirsiniz. Bu otomatik bir eski enerji sisteminin bir parçasıdır.

Ya siz kendinizi üstatların yaptıkları gibi bir baloncukla kuşatsanız ve hiçbir yargıya ve önyargıya sahip olmasanız nasıl olur? Herkes Tanrı ailesi içindedir ve bir kişinin sizi spritüel olarak etkilemek için yapabileceği hiçbir şey yoktur ve bu şimdi sizin hayatta kalmanızdır. Eğer çevrenizde o güzel ışığı tutuyorsanız, bu gezegende sizi hasta edebilecek hiç kimse yoktur. Işığınız yolunuza çıkabilecek her karanlık enerjiyi geçersiz kılar. Duygusal bedeninizin insanların sizin hakkınızda söylediklerine gösterdiği tepki de buna dahildir.

Birdenbire, birçok kişi sizden gelen “üstatların şefkati”ni hissetmeye başlar. Siz üstatlar hakkında yazılmış kitapları okudunuz mu? Hayvanların onları takip ettiklerini biliyor muydunuz? Hayvanlar onların ayaklarının dibine otururlar, çünkü onlar içgüdüsel yaratıklardır. Onlar huzurlu bilinci hissedebilirler. Aynı şey size de olacaktır.

 

 

 

Üç numara: Korku. Diğer insanlar da dahil, korktuğunuz şeylerin enerjisini dağıtma vakti gelmiştir. Siz kimden korkuyorsunuz? Kiminle yüz yüze gelmek istemiyorsunuz? Hayatınızdan çıkardığınız ve bir daha görmek istemediğiniz kişi kimdir? Ben bu sözleri kimin dinlediğini ve okuduğunu biliyorum. Bu bir eski bilinç değişimidir. Bağışlama geçmişi değiştirmez, o geleceği değiştirir. Kendi gerçeğinin baloncuğu içinde oturup şöyle diyebilen bilge ve cesur bir ruhtur: “Seni bağışlıyorum. Çünkü senin benim gibi Tanrı’nın bir parçası olduğunu biliyorum. Tanrı’nın yansıması her ikimizin içindedir.”

 

 

Dört numara: Son olarak yine dualite konusundan söz edeceğiz. Bazıları size dualitenin asla değişmeyeceğini söyleyeceklerdir. O sizin bedensel doğanızda bulunan karanlık ve ışık dengesidir ve o kısa bir süre önce değişmiştir. Siz artık karanlık üzerinde çok fazla güce sahipsiniz! Hayatınızda ışığı uygulamaya başlayın. Bunu çevrenizdekiler için değil, kendi kişiliğiniz için; iş yeriniz için değil, kendiniz için yapın. Çoğunuz bunu yapmazsınız. Işığınızı dışa doğru çevirirsiniz. Ama eğer kendi üzerinizde odaklanmaya başlarsanız, en karanlık yanlarınız gözden kaybolmaya başlar. İşte o zaman daha huzurlu bir yaşama sahip olursunuz.

Eğer bu gezegende karanlık ile ışık arasındaki denge değişmeye başlıyorsa, o zaman bırakın önce o sizin içinizde başlasın. Bu süreçte daha huzurlu olacak ve daha uzun yaşayacaksınız. Şimdiki kadar çok yaşlanmayacaksınız. Hastalık sizin hücresel yapınızdaki tanrısallığı gördüğünde öbür tarafa kaçacak. Hastalanmayı bırakın. Bakın, tüm bu şeyler gerçektir. Sizin ışık oranınız varlığınızın biyolojisini etkiler. Bu şefkatli eylemdir. Evet, sürüp gitmekte olan her şeyin bir parçası olacağınızı Ruh’a bildirin.”*

 

“ * Gaia etkisi, Monika Muranyi, KRYON”

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir