Her şey mükemmel olmaz. Çünkü, zaten her şey mükemmel.. Gel anlatayım;
Şimdi hani biz dünyevi deneyimi tatmaya gelmiş ruhsal varlıklardık ya.. Hani almamız gereken dersleri almak üzere gelmiştik.. Hıh işte o..
Dünyaya gelmeden önce, burada, bu yaşamımızda öğreneceklerimize karar veriyoruz.. Ruhsal ailemizle bu konuda anlaşmaya varıyoruz. Diyoruz ki; bu yaşamda sen benim annem olacaksın ve bana çocukluğumda biraz kök söktürmen gerekiyor ki ben yetişkinliğimde olmak istediğim kişi olabileceğim böylece.. Ruhun neye ihtiyacı varsa onu deneyimlemesi için ruhsal aileden olan diğer ruhlarla da almamız gereken dersler konusunda anlaşıyoruz. Hem öğretmen hem öğrenci oluyoruz.. Tabi bu karşı taraf için de kolay değil, bazen acımasız beşeri davranışlar göstermesi gerekiyor ve aslında seni çok seviyor.. Tek amacı ise dersi alman ve tabi senin talebinden ötürü..
Her dünyaya gelişte, ruhsal ailemizle (kumpanyamızla) sanki her seferinde başka bir tiyatro oyununu sergileyecekmişiz gibi farklı rollerde ve oyunda düşman gibi olsak da oyun çıkışında kol kola..
Bu anlaşmalar bazen insan gözüyle çok çirkin görünebilir. Bu kısmı içselleştirmek insan için, insan gibi düşündüğünde zor.
Yaşanan her ne ise kendi seçimimiz ve kendimize anlatmak istediğimiz bir şeyden ötürü.. Maalesef ilk seferde dersi anlamadığımızda tekrar tekrar benzer şeyler yaşıyoruz, öyle borçlu geçmek yok yani.. O ders alınacak.. Biz dersi anlamadıkça, ders daha da ağırlaşıyor..
Aslında yaşamda olana üzülmek yerine “bunu neden kendime yaşatmış olabilirim?” diye düşünmek gerek .. Dersi al bir an önce ki daha ağırıyla uğraşmak zorunda kalma diye.. Bir de artık olanların suçunu başkasına atmayı bırak, azıcık samimi ol kendine.. Seni sevdiğimden söylüyorum, düşün bunun üzerine..
Bir yanıt yazın