Birincisi kök çakra.. Rengi kırmızıdır.
Dünyevi olanı simgeler. Hayatta kalma, dünyaya kök salma ile ilgilidir. Yorgun, isteksiz ve bitkin olmamız, korku, güvensizlik ve tedirginlik yaşamamız bu çakranın çalışmamasından kaynaklanır. Kök çakra, sağlığımızı ve canlılığımızı kazanmamızı sağlayan enerji merkezidir. Bu bölgede yaşamsal Kundalini enerjisi bulunur. Kundalini enerjisinin uyandırılmasıyla muhteşem şeyler yaşanır.
Bedende; kemikler, dişler, tırnaklar, kan ve hücre üretimi, böbrekler ve böbreküstü bezleri ile bağlantılıdır.
Çakralarımızdaki blokajlarla vedalaştıkça her şey çok güzel olur 🙂
İkinci ana çakra; Sakral çakra diğer adı da Cinsel çakra.
Göbek deliğimizin iki parmak altında, rengi turuncu.
Heyecan duyma, isteme, sanatsal yetenekler, zihinsel üretkenlik hep bu çakradan soruluyor.. Pozitif çalıştığında kendimizi iyi, neşeli hissediyoruz, yeterince çalışmıyorsa da güvensiz, çirkin ve değersiz hissediyoruz. Adından da belli olacağı üzere cinsel gücümüz de tam buradan besleniyor. Blokaj oluşursa; patlamaya hazır, her şeye karışan, otoriter, dengesiz tavırlar içerisinde oluyoruz. Fiziksel olarak; kalın bağırsak, mesane taşları, üreme organları bu çakranın etkisi altında. Dengelemek için şifalandırma çalışmalarının yanında sıvı tüketiminin arttırılması da çok önemli.
Geldik üçüncü çakramız olan Solar Plexus’a..
Göbek deliği ile göğüs kafesi arasında yer alır. Rengi sarıdır. Kişisel güç, irade, başkalarıyla iletişim bu çakrayla ilgilidir. Doğru çalışmadığı zaman; sinirli, kontrolcü, stresli, işkolik, yargılayıcı ve baskıcı oluruz. Ayrıca mide, dalak, karaciğer ve pankreas sorunları, sindirim problemleri yaşarız. Şeker hastalığı, alerjiler, mide ülseri bu çakradaki problemlerden kaynaklanır. Uyumlu çalıştığında; kendine ve başkalarına saygılı, kişisel güce sahip, dışa dönük ve neşeli oluruz.
Demek ki çakra neymiş, sağlıklı tutulması gereken bir şeymiş 🙂
Dördüncü ana çakramız Kalp çakrası.. Rengi; Pembe, yeşil ve altın sarısı.
Yeri iki göğüsün arasında, kalp bölgesinde. Adı üzerinde kalp, sevgi, aşk ile ilgili 🙂
Hem de üstteki 3 ana çakra ile alttaki 3 ana çakra arasında merkezde. Jeopolitik önemi de var 🙂
Kalp, göğüs, akciğer sorunları, fobiler, kendine güvensizlik, evham, endişe, bağımlılık, aldatılma korkusu, melankoli, yalnızlık korkusu gibi sorunlarınız varsa, bu çakra üzerinde çalışmak gerek. Doğru çalıştığında, koşulsuz sevebilen, insanların iyi taraflarını görmeye hevesli, dost canlısı şefkatli bir insan oluyorsunuz.
Kalp çakrası neden beslenmeli, çünkü “all we need is love” 😉
Sıra geldi 5 çakramıza,
Boğaz çakrasının rengi mavi.. Boyun kökünde, köprücük kemiği ile gırtlak arasında yer alır. İletişim ve kendini ifade edebilmekle ilgilidir. Problem olduğunda; tiroid bezi hastalıkları, yüz ve cilt sorunları, baş ağrıları, öfke, ses telleri sorunları, kendini ifade edememe, boğaz ağrısı gibi sorunlara yol açar.
Dengedeykense; iyi iletişim kurarız, kendimizi rahatça ifade edebiliriz ve sanatsal açıdan daha yaratıcı oluruz.
Altıncı ana çakramız “Alın Çakrası” Yani Üçüncü göz..
Rengi lacivert ya da mor ile tasvir edilir. Alnın tam ortasında iki kaş arasında yer alır. Hem fiziksel hem de sezgisel görebilme ile ilgilidir. Alın çakrası uyumlu çalıştığı durumlarda; kişi dışarıda meydana gelen olaylardan veya durumlardan etkilenmeden merkezde kalabilir, olumsuzlukları olumluya çevirebilir, hayata daha geniş bir perspektiften baktığı için analiz ve sezgi yeteneği, duygusal zekası, iradesi, telepati yeteneği güçlüdür. Yükselmiş varlıklarla bağlantı kurabilir ve onlardan ruhsal yardım alabilir.
Blokaj durumlarında; kabuslar, öğrenme zorlukları, halüsinasyonlar, başarısızlık korkusu, hiç bir şeyden emin olamamak, yüz, baş, sinir sistemi, hipofiz bezi, göz, beyin ve beyincik problemleri, aşırı bağnazlık, duygusallığa yer vermeyen katı mantıkçı tutum, yalnız duygusu gibi problemlere sebep olur.
Yedinci ana çakramız; Taç Çakra, Tepe çakra da denir.
Rengi mor, beyaz ya da altındır. Yeri bebeklerde bıngıldağın olduğu bölgededir. Başımızın tepesinde en orta noktadadır.
evrensel enerji ile bağlantı bu çakradan sağlanır. Hepimiz evrenden gelen titreşimleri tepe çakramızdan devamlı olarak alıyoruz, omurgadan geçen ana kanaldan 1. çakramıza kadar iletiyoruz.
Aura bedenlerimizi evrene ve ilahi olana bağlayan gümüş kordon bu çakradan çıkar. Ruhsallığı, her şeyle birlik olmayı simgeler. Fizik bedende etkilediği yerler; beyin, kafatası, beyin zarı, cilt, epifiz bezi.
Çakranın uyumlu çalıştığı durumlarda; kişi bireysel egosunu bırakır ve evrensel birliği kabullenerek her şeyle bir olma duygusunu deneyimler. Bolluk ve sonsuz mutluluğun saf bilincinde yaşar. Kendini ruhsallığa açarak bilinçaltına hakimiyet kurar. Hayattaki mucizeleri deneyimler.
Çakranın uyumsuz olduğu durumlarda kişi; paranoyaya yakın ölüm korkusu, manik depresif ruh hali, sorular içinde boğuşur ve hiç birine yanıt bulamaz, memnuniyet eksikliği, yıkıcı hisler, panik ve tükenmişlik duygusu, kronik yorgunluk, alzheimer ve sara gibi hastalıklar görülebilir.
Bir yanıt yazın