Bazen bütün spiritüel çalışmaları yaptım ama hala mutlu değilim, diye hissediyor musunuz?
Mutlu olmayı dış koşullara bağlamak, mutlu olmak için bedel ödeme gerekliliği…
Sevgilim olursa mutlu olacağım…
İşim olursa mutlu olacağım…
İşimde daha çok maaş alırsam mutlu olacağım…
“Life is not about feeling good, life is about being good at feeling” diye sahibini bulamadığım muhteşem bir söz bulmuştum. Diyor ki “Hayat iyi hissetmek değildir, hayat hissetmekte iyi olmaktır”
Öncelikle spiritüel çalışmalar sadece ezoterik çalışmalardan oluşmaz. Normal beşeri işinize gidip gelmeniz, buradaki sosyal ilişkileriniz, hakkaniyetli oluşunuz, birinin derdini dinlemeniz, bir çiçeği sulamanız ve sayfalarca uzatılabilecek her şeyi içerir spiritüel çalışma…
Ezoterik öğretilere gelecek olursak; şahsen benim alet çantamdaki onlarca teknikten, meditasyon çeşitlerinden hiçbirisi bunu yap, karşılığında şunu alacaksın diye bir taahhütte bulunmaz. Şifa enerjileri her zaman” Şifa Allah’tan” der, şifaya kanal olup da egoya düşen herkesin kanallığı kapanır. Bir alışveriş değildir bu. Mevcut enkarnasyonda neyi, ne şekilde deneyimlemeyi planladığımızı, neyin ne kadar iyileşmesi gerektiğini biz bilemeyiz. Zorlayarak kendimiz için ne gibi kısa yollar tasarladığımızı bilemeyiz. Örneğin; engelli bir insana baktığımda benim gördüğüm ekstra ekstra cesur bir ruhtur. İnsan olmak engelsiz bile zorken, cesaretine hayran kalırım.
Bütün bunları toplayınca, ezoterik çalışmanın faydası şifa olmuyor aslında, mevcut durum ile mutlu olmak oluyor. Mevcut halinden hoşnut olmak oluyor. Acıyor mu, iyice hisset… Çok mu güzel, iyice hisset… Ne asla acımamasının garantisini var ne de her zaman güzel olmasının… “Acısıyla, tatlısıyla şahane bir şey yaşamak…” diyen Sezen Aksu’ya da bir selam çakalım. Kötü şeylere rağmen değil, kötü şeylerle birlikte de devam edebil. Kendi içinde mutlu olmazsan dışarıdan gelecek her takviye sadece bir çikolata kadar mutlu eder, çok da uzun sürmez. Mevcut kafan gövdenin üzerindeyken, onu alıp nereye gitsen mevcut durumunda olursun. Gitmek bile çözüm olmaz. Hani dünya klişesi bir laftır “İçimizde” Tek düzenleyebileceğin yer orası olduğu için…
Olana izleyici olabilmek bu boyutta yapabileceğimiz en üst şey bence. “Üzgünüm” yerine “Üzgün hissediyorum” demek. Kendimizi üzgün diye yaftalamak yerine o sıra gelip geçecek olan hisse bakmak sadece. Yani “Mucize Tekniklerle Hayat Değiştirme” diye bir şey yok. Mevcut hale anlayış geliştirecek, frekansı yükseltecek, eğer yaşam planı ile uyumlu ise mevcut deneyimden alınması gereken alınmış ise yeni deneyimlere yelken açmak için bizi hazırlayacak teknikler var.
Sonuçta melek değiliz, üçüncü boyut varlıklarıyız altı üstü. Mümkün değil, üzülmeden, saçma sapan şeylere takılmadan devam edebilmek. İyi ve kötü şeylerin geçiciliğini hatırla. Şimdi de, bu bana iyi geliyor, de ve onu seç. Takipçisi olduğun herkesin, her öğretinin göründüğü gibi olmayabileceğini unutma. Sadece iç sesini dinle, verdiği hissiyata bak.
Maalesef bilemiyoruz hangi dersleri vermemiz gerekiyor, daha ne kadar acı çekince verilecek, hangi kelimeyi yazmadım diye not kırıyor hoca… Şunu biliyoruz ama tekamülde geri gitmek yoktur. Şimdi de böyle mi geldi hayat, olsun. Başka zaman da daha iyisi gelmişti, daha kötüsü de gelmişti. Daha iyisi ve daha kötüsünü yaşayan başkaları da var. Hikmetinden sual olunmaz, bana şu an bu deneyimi uygun görüyor. 2.5 yaş sendromumu göstermek ancak beni yorar… Gereksiz olur…